20 Ağustos 2010

Bu bir tatil anısıdır


Bu sene nedense elim hiç bavul hazırlama işine gitmedi,öyle yorgun ve kararsızdım ki,bir tarafım yeşil bir tatil olsun deniz yorucu derken diğer tarafım saçmalama güneşe teslim olmalı,kızgın kumlardan serin sulara atlamalısın diye beni taciz etti durdu. Daha önce turizm sektöründe çalışmış olmanın deneyimiyle otel hayatının tatili kalıplara soktuğunu,saat saat programlaşmışcasına hareketin bünyeme ters geldiğini savunarak sakin, populer olmayan yerleri didik didik ederek seçer bulurum hep. Bu senede her zamanki gibi plan program yapmak vazgeçilmez görevim olduğundan, koca sen seç benim için uyar dedi. Offlar ve puflar eşliğinde Datça gidilecek istikamet seçildi. Benim izin kullanım tarihlerim hep yüksek sezona geldiğinden yer bulma ve bir yerlere konma çabamız  yaptığım telefon trafiği ile önce Palamutbükü,sonra Hayıtbükü olarak sonuçlandı.




-(Koca) canım bu sene lütfen fazla bişey almayalım,hepsi geri geliyor boşuna taşıyoruz
-(İrem) Ay haklısın kocam ya ne o hammalık söz fazla bişey almayacağım.
-(Koca) Datça'dan Bodruma'da kaçarız bir kaç günlüğüne he dersin?
(İrem) Haydaaaa...(niyet değişince hurra tüm kıyafetler bavula)

Böyle başladı bu seneki maceramız da,götürüleceklerin listesi yapıldı,ardından ütüler,son iş yerleştirmeye gelince gelin görün halimizi içler acısı. Son dakkika eşimin bavuluna fön makinamı tıkıştırıken yakalandım. Durun daha bitmedi, son gün saç boyatıldı ve otobüse ulaşmak için binilecek servise 15 dk kala kuaförden çıkıldı.

Son durum;koca evin kapısında valizlerle yolumu gözlemek de...

Ve çıkıldı yola; yol uzun olacağından yorulmayalım gittiğimiz yerde araba kiralarız niyetiyle  rahat edebileceğimiz bir firma seçildi,film film üzerine,izlenmedik belgesel kalmadı biz hala Datça'ya varamadık. Gidiyoruz gidiyoruz heh Marmaris gözükdü diye sevinirken 1 saatlik daha yolumuz olduğunu söylüyor sevgili muavin. Ufuk'da Datça yazan son tabeladan sonra,Sevgili Varan yolcuları Datça'ya gelmiş bulunmaktayız,bizi seçtiğiniz için teşekkür eder,bir sonraki Datça yolculuğunuz da buluşmak üzere anaonsuyla kendime dönüş yapmış bulunmaktayım. AAA durun daha bitmedi ki. Yoruldunuz dimi?Aynen.

Datça'dan Palmutbükü'ne ulaşmamız 45 dk. ve sürekli bitmek bilmeyen virajda size eşlik ederek. Tabiki Muğla ahalisin sevgili minübüs şöförü abimizin o güzel lehçesiyle de kalan mesafemiz daha da şenlenecek.

İç ses(bu adamın sesizliği beni ürkütmeye başladı). İnanmıyacaksınız ama geldik.

İlk 3 gün Palamutbükü konaklama,Knidos turu,3.ncü gün sonu istikamet Hayıtbükü/Mesudiye...
 




İnternetten yer bulup,sadece altına yazılan yorumlara sakın kanmayın,hele ki bu bir otel değil bungolow ise bir kez daha düşünün derim.Referans sakin ve pek adı duyulmayan yerler  ve senede bir kez tatile çıkanlar için mutlaka alınması gereken bir şeydir derim.Hayıtbükü; basından daha çok Mesudiye diye duymuşsunuzdur. Şirin küçük genelde yabancı turistlerin yatlarıyla tercih ettiği deniz ürünlerin iyi yapıldığı şirin bir koy.Palamutbükündeki harika geçen 3 günümüzün ardından, internetten tercih ettiğim denize 100m diye diye anlatan şirin işletmecinin elimizdeki bavullarla tesisine ulaştığımızdaki halimizi görmenizi isterdim.(Koca da hala sesizlik hakim)Ben ne şirin koymuş,akşamıda bir başka olur diye hayaller kurarken  bir taraftan da akşam koya iniş mesafemizi kara kara düşünmeye başlamıştım bile.Yolda ne ışık var ne de bir ibare. İşin daha kötüsü yaban domuzu durumları varmış mış mış... Dört günlük serüven bizi bekler derken kısaca ardından gelen sorunları peşi sıra yazarak Datça'yı tercih edeceklere referans olması açısından yaşadıklarımı maddeleyerek yazıma son veriyorum.(Çok uzattım ama içimi hala döküvermiş değilim)

 Tatilimiz Datçanın 3 farklı koyunda 3 farklı konaklama yerinde,toplam 9 gün sürdü.

1-Palamutbükü;havası ve denizi açısından sakin ve dinlendirici bir mevkii.(Sadece kafa dinleme amaçlı gidilir)
2-Hayıtbükü koyuna yabancı turistler; yatlarından acımasızca  atıklarını bırakılıyor ve bunu sahile tam 20 m'lik mesafede yapıyorlar. Deniz dalgasız olduğundan herşey olduğu gibi kalıyor ve denize girenlerin vücudu yağla kaplanıyor.
3-Datça halkı; %99 İstanbullu turistler gelmesi ve parayı onlardan kazanmalarına rağmen yabancı turistlerin kölesi olmuş halde,
4-Hayıtbükünün diğer yakası Ovabükü olan dalgalı,taşlı geniş bir sahile sahip. Burada sakin sakin denize girebilir,restaurantlarda kavun ve peyniri ,yanında soğuk su ile 30.00 TL'ye yiyebilirisiniz.



  5-Sahilleri restaurantlar tarafından işletilen bu büklerin geneli kişibaşı 10.00 TL'den şezlong ve minder hizmeti vermektedir.Yemek yerseniz ücretsiz faydalanabiliyorsunuz.
 6-Araçsız gittiyseniz  ulaşım için dolmuş veya minibüs 2,5 saatte bir akşam 18:30'a kadar mevcut.Rent a car günlük oratalama 60.00 TL'den başlıyor.
 7-Datça merkeze inmeyip büklerde kalırsanız herhangi bir eczaneye şifa niyetine rastlamanız çölde su bulma hayali gibi.







Hiç mi güzel şeyler olması,tabiki dinlendim,bağ bahçe gezdim,fotograf çektim,yakamozun tadını çıkardım ama Datça hakkında da yeterince deneyim kazandım. Datça tatilinden geriye kalan bir kaç foto,en kısa zamanda yenilerini eklemek niyetindeyim.

Ve son olarak Eski Datça diyorum,senin yerin ayrı oldu bende,sana ayrı yazı yazıcağım.Albüm Datça


Arada tarif de vermek istiyorum ama,iş,oruç ve uykusuzluk bitince daha iyi olacak diye düşünüyorum.


Herkesin gönlündeki duaların kabul olduğu,hayırlı bir ramazan dilerim.

Sevgiler,


1 yorum: