22 Eylül 2011

Cebimde Biriktirdiklerim

Gerçek bir blogger olmak ciddi emek, zaman ve fedakarlık gerektiriyor. İlk zamanlar da sayfa açmayı düşündüğümde altından kalkamayacağımı biliyordum. Elimden geldiğince kalbimde, kafamda ve cebimde biriktirdiklerimi edebi metin kıvamına getirmeden direk yansıtmak dı niyetim. Ama zaman ayıramamaya, yan çizmeye başladım. Aslında genel anlamda tembellik benim ki. Yazmayı çocukluğumdan beri çok seviyorum. Yaşadıklarımı, hissetiklerimi, sıkıntılarımı herkesle paylaşmayı sevmediğim için çocukluğumdan beri yazar, yer yer yırtıp atar yada saklardım. Bir nevi terapiydi aslında. Tekrar niyetlendim yazmaya yaz boyunca biriktirdiklerimi derleyip toparladım kabaca....

Bu sene kendimizi vurduk yollara, sevgili makinem tatilin ilk yarısında beni yalnız bıraktı,ufak bir bakımdan sonra aramıza yarı yoldan katıldı... Kilometre yapmayı, aynı toprak parçasının farklı yerlerdeki havayı solumayı, yemek yemeği, farklı odalarda gözümü açmayı çok seviyorum...

Rüzgara karşı yolculuğumuz Assos Kadırga koyunda başladı, ardından Batı Karadenizin virajlı yollarını, o deli oksijeni Kazım Koyuncu ile kucakladık.... Sert ve bol virajlı yollarda, çam ağaçlarından fışkıran oksijen sizi sarhoş etmeye yetiyor.






Ve yolun sonunda batmak üzere olan güneş, tüm ihtişamıyla sizi selamlıyor...



4 gün Assos Kadırga koyu, sonra İstanbul; 5 günlük Abana, Safranbolu yolculuğu ve ardından kaçamak tadında Sapanca/Maşukiye/Kartepe tarafları...

Assos tam kafa dinlemelik, kadırga koyunda denize girmek aşık olduğunuz sevdiceğinize kıyamamak gibi bir durum. Üzerinizde duygusal olarak feci bir bağ yaratıyor. Sonra tekrar İstanbul yolları. Kardenizi ucundan kıyısından görelim dedik, arkadaş tavsiyesi üzerine Abana/ Kastamonu 'ya, bol virajlı kimi zaman dolu kimi zaman yağmurun karşıladığı süprizlerle dolu, bol çam ağaçlarıyla bezenmiş doğa harikası bir yer karşılıyor sizi. Yapılacak aktivite pek alternatif yok, denizi ise çok hırçın. Anladımki ben ege kadınıyım. 2 günlük konaklamanın ardından Safranbolu'da kendime geldim. Karbüklü hatunların ellerinden çıkan leziz dolmalar, mantıların hala tadı damağımda. Safranboluda Muhtarın evi diye ünlenmiş,merkezde şirinmi şirin pansiyonda konakladık. Gezilecek görüşlecek yerler arasında hükümet konağı ve müzesi, saat kulesi, Cinci han aklımda kalanlar. ee bir de çarşısı...


Evleri safranboluyu safranbolu yapan mimarisiyle içinizi ısıtıyor.












ve Çarşı .... Bakırcılar































Hükümet konağı müzesinden....




















Sonra tekrar dönüş yolları.Her tatili fırsat bilen ben hemen bayram tatilini planlayıp Maşukiye'de Alabalık vadisi içierisinde konaklama ayarlayıp 3 günlük daha kaçamak yapmak için kendimizi atıverdik yollara. 1 saat kadar yakınımızda olana maşukiye, kiremitte yaptığı alabalıklarla ve köftelerle meşhur.

Sapanca ;





Kartepe ;



















Bayram dolayısıyla tesisler hayli yoğundu. Yakın çevrede yapılacaklar açısından oldukça zengin. Kartepeyollarında sucuk ekmekçiler, bol manzaralı restaurantlar yol boyunca size eşlik ediyor. Kartepe yolun sonunda Green Park tüm güzelliği ile sizi konuk ediyor. At binmeden , Atv ile safariye, teleferik ile çevre gezisinden,konaklamaya kadar bir çok seçenek sunuyor. Kış için sabırsızlanıyorum.

Yakında tarif vermeye niyetliyim.Arayı fazla açmamak üzere...

Sevgiler....


Assos konaklama: http://www.albenahotel.com/
Kastamonu/Abana konaklama: http://www.berrunilhotel.com/
Safranbolu konaklama: Muhtarın evi
Maşukiye konaklama: http://yazicilarotel.com.tr/



















































08 Temmuz 2011

Yaz kokan kitaplar

YAZ denince aklınıza ilk gelen şey tatil, rahatlama, huzur, dinlenme, eğlence, seyahat, uzun yolculuklar, uzaklaşma duygusu...

Peki yaz ne zaman gelir?
Bütün kış dumanlı, gri, puslu ve soğuk havanın yarattığı depresif durumdan kurtulmaya başlamak için güneş kendini hissetirmeye başlayınca, tenin deniz suyuna ilk kavuştuğu, ayakların yere çıplak bastığı, uzun ve tembel ikindilerden sonra soğuk birşeyler içip tekrar tembel tembel sezlonga uzandığımızda, akşam hafif ketenleri üzerimize çekip gezmeye başladığımız da... Yaz bence asıl, bütün kış okumak için sabırsızlandığımız kitapların içine kendimizi teslim ettiğimiz zaman gelir.
Beni az çok tanıyanlar yayınevinde çalıştığımı bilir. Bu sektöre geçmeden önce turizm de çalışmış olmanın tecrübesiyle son işim birleşince, yaz denince benim aklıma ilk gelen; yeni çıkacak , rahat okunacak, sizi olduğunuz yerden alıp götürecek, tatilinize renk katıcak kitaplar geliyor. Her yayınevi yaz sezonunda iadelerle uğraşırken,işlerin düşeceğini de üzerine ekleyerek bu ölü sezon dönemini yazlık diye tabir edilen polisiye, çizgiroman, hikaye ve yemek kitaplarıyla hareket sağlamaya çalışır. Kimimiz bavul hazırlıkları yaparken ; yolda , hamak da,sezlon da güneş içinize damlarken okunacak kitapları yanımıza mutlaka alır ama çoğu zaman kapağını açmaya fırsat bulamadan aynı şekilde geri getirdiğimiz olmuştur. Eğer tatiliniz çok uzun sürmeyecekse yanınıza bir veya iki kitap dan fazlasını taşımamanızı öneririm. Tercihinizi cep boydan yapmalı ve iki farklı türden okumaktan hoşlandığınız kitapları almanızı nacizane tavsiye ederim.



Bence günün en güzel saati güneşin tepede olduğu, uyku mahmurluğunun çöktüğü 12:00 ve 14:00 arasıdır. Bu saatler arası sakin bir yere çekilip kendinize vakit ayırarak kitabınızla güzel bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Ben bu yaz okunacakları bu yazımla beraber belirleyeceğim. Kaynak olarak İdefix'i tercih ederek aşağıdaki 10 adet kitap önerisiyle sizleri başbaşa bırakmak istiyorum.
Sizinde okumaktan keyif aldığınız ve önericeğiniz kitap yorumlarını bizimle paylaşmanızı bekliyorum.İşte listem:1. Murathan Mungan : " Yaz Geçer " Metis Yayınları


2.Sait Faik Abasıyanık :" Alemdağ'da Var Bir Yılan" Doğan Kitap

3. Susanna Clarke: " Jonathan Strange ve By Norrell " Oğlak Yayınları
4. Virginia Woolf : " Deniz Feneri " İletişim Yayınları
5. Edith Wharton : " Yaz Bitince " Kırmızı Kedi Yayınları
6. Fernando Pessoa : " Uzaklıklar ,Eski Denizler " Can Yayınaları
7.Gülse Birsel : " Yazlık " Turkuvaz Kitap
8. Tijen İnaltong : " Tak Koluna Sepeti " Oğlak Yayınları
9.Kavata Yasunari : " Kiraz Çiçekleri " Doğan Kita
10.David Safier : " Aniden Shakespeare " Pegasus YayınlarıBol dinlenmeli,huzurlu ve kitabın eksik olmadığı güzel bir tatil diliyorum ...


*Alışveriş: http://www.idefix.com/vitrin/










































































14 Ocak 2011

Bazen uzaklaşmak lazım...

Çoğu zaman herşeyden sıyrılıp ,üstümüzde ne varsa olduğu yere bırakıp kaçıp gitmek gelir içimizden. Yalnız yada yanınıza almak istediğiniz tek bir şey ile. Ne çok uzaklara gidecek vaktiniz vardır ne de imkanınız. Ama tek istediğiniz biran olsun bulunduğunuz yerden uzaklaşmaktır. Bende bu duygu durumlarını arasında gidip gelirken, şehrin gürültüsü ,insanların karmaşası , işlerin stresi,üzerimizdeki fazla sorumluluklar derken atıverdim kendimi kısa bir molaya. Çok uzaklara değil sadece 100 km öteye...


güneş elini çekince,
sararan yapraklar gibi
ayrılıp dalından gitmek ister yürek
başka mevsimlerde yeşermek ümidiyle
savrulur gider....







Küçük bir sırt çantasını hazırlayıp yola çıkmanız yeterli.  Kendi aracınızla  yada Üsküdar'dan bineceğiniz otobüslerle tesise rahatlıkla ulaşabilirisiniz. Oldukça sakin, sıcak bir aile işletmesi. İster şömineli bungolowları tercih edebilir,isterseniz göle bakan şirin küçük otel odalarında kalabilirsiniz. Yemekleri ve mezeleri ev yapımı tadında. Bol yeşilliğin ortasında geniş bir alana yayılmış tesisde hiç bir şey yapmadan kuş sesleriyle dinlebilir, dilerseniz deniz bisikletiyle gölde gezebilirsiniz.Masa tenisi ve diğer masa oyunlarını da  çıtır çıtır yanan şömine yanında bulabilirisiniz. Tam kafa dinlemelik bir yer. Diğer konaklama tesislerinden bağımsız tek bir yolla tesise ulaşabiliriyorsunuz. Dilerim ilk fırsatta kendinize zaman ayırıp haftasonunda bir kaçamak ayarlarsınız. Yada kafadengi arkadaşlarınızla toplaşıp haftasonunuzu renklendirebilirsiniz.
 

*Yer : Şile-Ağva
*Otel hakkında detaylı bilgiyi buradan bulabilirsiniz.


Sevgiler.